6 Şubat 2014 Perşembe

Deniz Çalışanları Neden Birleşemiyor?

Deniz çalışanları neden birleşemiyor dediğimiz zaman ortaya onlarca cevap çıkıyor.Bunlardan en belirgin olanları sendika,yasal hakların olmaması,ucu açık olan işçi hakları ve tamamen armatörün insafına bırakılmış gemi adamları.
Aslında bu sorunların oluşması hemen bir anda olmadı.Yavaş yavaş,kısa ama emin adımlarla emekçinin haklarından tırtıklana tırtıklana bu hale getirildi.Maalesef üzerinde yaşadığımız Dünya'da,sistem güçlünün elinde olunca biz güçsüzler de sistemin getirdiklerine boyun eğmek veya kabul etmek zorunda kalıyoruz(isteyerek ve istemeyerek).
Bu işlerin buraya gelmesinde biz gemi adamlarının payı elbette büyük.Bu işin içinde armatörün payı %40 ise %60 ı bizimdir.Şapkamızı önümüze koyup mantıklı düşündüğümüz zaman birçok sorunun cevabını kendimizde buluyoruz zaten.En basit sebebi mesela,yıllarca hep ötekileştirerek çalıştık bu deniz piyasasında.Sen okullusun sen alaylısın,sen kurs mezunusun dedik.Okulluları kendi içlerinde ayırdık,en iyisi biziz diye devamlı etiket peşinde koştuk,kursluları kendi içinde ayırdık,en iyi kurs bizim kurs gerisi yalan,çünkü kalite kursa ödediğimiz parayla eşdeğer olmuş,eğitim,bilimsellikten çıkmış ticarethanelere dönmüştü.Haa bir de alaylılar var ki onlar da kendi içlerinde ayrılıyorlar.Sen askeriyeden gelmesin,ben çekirdekten gelmeyim.Asker anlamaz,ben bu işin zorlu yollarından geçip geldim gibi martavallar çokça dolaştı durdu bu piyasada ki hâlâ duyarsınız.
İşte bizler bu tarz saçma konularla uğraşırken,bizlerin düşünmediklerini,bizlerin olan bazı hakları,bizim yerimize görüp,düzenleyip ortadan kaldırdılar.En büyük sorun bunların farkına varamamız oldu.Ülke olarak her konuda fanatik olduğumuz için nedir?ne değildir?diye araştırmalar yapacakken,akademik mezunların diğerlerine her türlü yolu açacak ve öğretide bulunacakken,tutup olmadık işlere girişip,kalite değerlerini altlara çekince,haliyle çekirdekten gelme bir insana da yol gösterici kalmadığı gibi seviyesine inmiş bir akademisyen gördü mü işler sarpa sarmış hallere girdi.Birilerinin bu işe öncülük etmesi gerekiyordu.O birileri de insanların haklarını savunmak yerine,onların hakettikleri yeterlilikleri de almak için her türlü yola başvurduklarını gördük.
Bunun tabii ki çaresi var ama hani derler ya,birşeyi yapmak yıkmaktan daha zordur diye.Yıkmak kolaydır ama yapıcı olmak ciddi sorumluluklar ister.En başta öğrencilere eğitim verenlerin egosuz ve memur zihniyetinde yetişmemiş,arı düşünceli,kendini ispatlamış meslek erbapları olması gerekir.Devamı zaten çorap söküğü gibi gelir.
Çözümü Manila veya o tarz yerlerde yapılan toplantılarda aramak yerine önce iç tüzüğümüzde kalıcı olacak birtakım işleri başarmamız gerekiyor.Ahmet kaptan,Mehmet çarkçı olarak değil,Denizci Ahmet,Denizci Mehmet olarak.Önce ana payı alalım gerisi mutlaka düzelecektir.Unutmayalım ki bir Almanya bu işleri 100 yıllık gibi bir süreçte tamamladı.İki savaş sonrasında,ülkenin o kadar yokluk çektiği yıllar içerisinde dahi insanlara belli başlı hukukları tanımıştır.Tabii ki hak verilmez alınır.Bilmem anlatabildim mi?
Selametle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder